Uzun bir iş gününün ardından ev sessizliğe bürünmüştü. Koridor boyunca ilerleyen kadın, mutfağa yönelmişti ama içinden bir huzursuzluk geçiyordu — iyi anlamda. Arkasında yaklaşan adım seslerini duyduğunda içgüdüsel olarak durdu.
Adam hiçbir şey söylemeden yaklaştı, sadece varlığıyla bile ortamın enerjisini değiştirmişti. Kadın hafifçe başını çevirdi, gözleriyle “şimdi mi?” der gibiydi. Adam ise gözlerini ondan ayırmadan başını hafifçe eğdi.
Bir anda, adamın elleri kadının kalçalarına uzandı ve onu hafifçe kendine çekti. Koridorun dar alanı, ikisini birbirine yaklaştırdı. Kadın ellerini duvara koyarak ona teslim oldu. Aralarında geçen her temas, istekle ve ortak rızayla ilerliyordu.
Nefes sesleri yankılanmaya başladığında, ikisinin de gözleri artık kapalıydı. Adam kadının boynuna yumuşak öpücükler kondururken, kadın da gözlerini kapatarak anın keyfini çıkardı.
Zaman durmuş gibiydi. Koridor, artık sıradan bir geçiş alanı değil, tutkuların serbest kaldığı bir sahne olmuştu. O anlarda ne planlar vardı ne konuşmalar; sadece hissedilen, yaşanan ve tadı damağa kalan bir gece…