Sıcak su buharı banyonun aynalarını buğulandırmıştı. Zeminde ince su damlaları süzülürken, duştan gelen su sesi ortalığı kaplamıştı. Kadın havluyu vücuduna sarıp aynanın önüne geçti. Gecenin sessizliğinde, arkasından gelen ayak seslerini hemen tanıdı.
Adam hiç konuşmadan arkasına yaklaştı. Göz göze geldiklerinde ikisinin de yüzünde aynı şey vardı: bastırılmış arzu. Kadının gözleri kısa bir an duraksasa da, beden dili başka bir şey söylüyordu. Gözlerini kapatarak başını geriye yasladı. Adamın parmakları, kadının omzundaki havluya uzanarak yavaşça aşağı doğru süzdü.
O an ne geçmiş vardı ne gelecek, sadece ıslak tenlerin arasında kıvılcımlanan bir şimdi… Adamın öpücükleri boynundan başlayıp omuzlarına, oradan sırtına doğru inerken kadın derin bir nefes aldı.
Su sesi hâlâ akarken, adam kadını nazikçe duvarla kendi arasında kıstırdı. Hiçbir şey zorlayıcı değildi, her temas karşılıklı bir istekle, sessiz bir anlaşmayla sürüyordu. Banyoda buhar kadar yoğun bir tutku vardı artık.
Dakikalar ilerledikçe ten teması daha da derinleşti, kalp atışları duyulacak kadar hızlandı. Duvarlar bu sessizliğe tanıklık ederken, zaman yavaşladı.
Sabah olduğunda, aynadaki buğu silinmiş, fakat ikisinin arasında yaşanan o an sonsuza dek iz bırakmıştı.